YARGI

Ne olgunum ne bir çocuk, yok ruh halimin bir adı.
Karpuzu kemirerek yerim, yanaklarıma bulaşır tadı.
İçimden geleni yaparım, tanımam fitneyi fesadı.
Bir zamanlar bilge kadınları da yaktılar, deyip cadı.

Bize benzemeyeni dövdük, attık bir kenara.
Sandık insan denilen canlıyı bir makina.
Kanun nizam desen, hep güçlüden yana.
Alem yedi salkımı, kalmadı sana bana.

Eleştirir durursun, bitmek bilmez şikayet.
İki LOKMA yedin de susuverdin nihayet.
Ne tahammülüm kaldı sana zerrece, ne dirayet.
Biraz aç kitap oku, bildiğin etmez kifayet.

Sen beni yine, nasıl istersen öyle bil.
Dinlemeyi sevmezsin, durmak bilmez hiç o dil.
Her konuda söz söylersin ama gelir fitil fitil.
Bilmeden konuşmak, sanma ki marifettir.

Hepimiz geldik dünyaya, var bir çizgimiz.
Anamıza soracak olsak, yoktur dengimiz.
Ağzı olan konuşur da, sormaz fikrimiz.
Sana mı düştü tanımlamak, bizim kimliğimiz!

Bak kendine, dön işine, bil hele sen kimsin.
Başkalarını bırak artık, deli misin, divane misin?
Hayat kısa, zaman dar, sanma sonsuz alemdesin.
Kendi yolunu çizince, sen de bunu göreceksin.

Senin gibi olmayanla, sarıl, öpüş ve barış.
Yetmedi mi yıllardır bizi soktukları yarış?
Bu benden sana tavsiye, sanma ki bir yakarış.
İhtiyacımız olan sadece sevgi ve anlayış.
______________________________________________________
(Fotoğraf: Zeynep Kabak/Bursa-Yenişehir/Nisan ’18)